17 Mart 2018 Cumartesi

Melankoli,Dertleşme ve Yazma İsteği ☕


İlkbahar benim için melankolik başladı.Geçen hafta içimden delicesine yazmak geldi fakat kendimde o gücü bulamadım.Birkaç gece günlüğüme bir şeyler karaladım ve aklımdan senaryolar yazıp çizdim.Özellikle berbat hissettiğim zamanlar öyle güzel günlük yazıyorum ki ertesi sabah göz atınca kendi sözlerimin altını çizesim geliyor.Paylaşmayı isterdim.Kendimi net bir şekilde ifade edebildiğim kısa,sanatlı cümleler mutsuzluğumu azaltıyor gibi.Sanki yazıya döktükçe bir şeyler akıp gidiyor.

Alerji hapları yorgunluğuma yorgunluk kattı.Yan etkilerinde uyku da var.Iğh.İlkbaharın gelişi beni heyecanlandırmak yerine geriyor.Sıcak,uçuşan polenler ve şişen gözlerim.Yalnız fark ettim ki yıllar geçtikçe profesyonel oldum.Her duruma çarem var.Gözün mü şişmeye başladı? Hemen çaylı pansuman.Havlu yerine tek kullanımlık peçeteyle yüz silme.Burnun mu akıyor? Deniz sulu fısfısla bir güzel sümkür.Odayı silip süpür ve toz yapabilecek fazla eşyaları yok et.Yatak örtüsünü değiştir.Odayı olmadığın vakitlerde havalandır.Aslında en temiz taktik Japonların yaptığı gibi bahar boyunca maskeyle gezmek ama malum bizim burada halkın meraklı bakışları bir hayli üzerinizde olur.Bu da beni gün boyu gerer,katlanamam.

Bahar alerjiyle birlikte melankoliyi de getirdi.Önceleri hissettiğim boşluk hissi yine kapımı çaldı.Bu histen nefret ediyorum.Beni bir anda kendine çekiyor ve günlerce bırakmıyor.Duygusal bir boşluk gibi,bazı zamanlar nüksediyor.Birkaç yaşadığım üzücü şeyden sonra hop ortaya çıktı.Bana türlü türlü kötü şey fısıldadı.Hayattan bezdirtti.En küçük olaylara ölmelik tepkiler vermemi sağladı...üzerimden şimdilik sıyırdım.O karanlık bulut etkisi gitti.Kendime kızdım.Hem de çok.Eski benle şimdiki ben aynı değil.Neden şimdiki potansiyelimi küçümsüyorum? Neden hislerimde doğru/yanlış arıyorum? Kızdıysam kızgınım,kırıldıysam kırgınım.Ne olabilir en fazla? Bu duygusal boşluğun beni mahvetmesinden daha kötü bir şey olabilir mi?

Bu duygusal boşluk hissinin bir sebebini itiraf edebilirim: beklentiler.Evet,net.Ne zaman biri/bir şey için beklentiye girip karşılanmasa hüsrana uğruyorum.Sanki hayatımdaki son şey oymuş gibi davranıyorum.Halbuki ne saçma (kendimle savaşmaya devam) koskoca bir yaşam tek bir şeye bağlı olabilir mi? Her şeyi/herkesi kontrol edebilir miyim? Herkesten her şeyi bekleyebilir miyim? Beklenti ne kadar az tutulursa kafa o kadar rahat.Belki büyük hedefler için bu geçerli değil ama insan ilişkileri için altın kural.

Kendimi yeterince tanıyamadığımı fark ettim.İnsanlar beni benden fazla tanıyormuş gibi hissediyorum hatta.Belki de kendimi tanımamın tam yaşı ama sanki ben bu olayı geçtim sanıyordum.Cıks,çocukluk etmişim.Yine kafamdaki bir soruyu dillendireceğim ama...zaten insan ne zaman kendini tam olarak tanıyabilir ki?

Yazma isteğim Perşembe gecesi tavan yapınca açtım eski yazdığım bir hikayeyi okudum.Fena yazmamışım.Ama olmamış.Ben değilim bunu yazan,dedim.Bu durum çok kötü.Bir şeye emek verip duruyorsun aylar sonra kendi yaptığın işe b*k atıyorsun.Daha önce 5-6 kitap yazma girişimim oldu ama hepsi tam olarak kendimden çıkan işler değildi.Korkak yazıyordum.Şekil verme çabam vardı.Oysa yazma işi tamamiyle saf yaratıcılık ve zihindeki kurguyu yansıtma işi.Ne geçiyorsa önce aktar,korkmadan şekillendir,biçimine ona buna takılmadan bir ilerle.Basılacağı tarihi hayal etmeden önce ana,yazdığın cümleye odaklan.Yeni bir kurgu tasarlayıp yazmaya başlamak istiyorum.Zamanım pek yok ama cümle cümle bile ilerlesem bir şeyler yapmak istiyorum.Yazmak beni iyileştiriyor.

Geçen haftalarda Ferit Edgü'nün Ders Notları adlı kitabını okudum.Çok çok çok güzel kitapmış.İyi ki önerildi de okudum.Bir sürü sözün altını çizdim,birazını sizle paylaşayım.Kitap boyunca epeyce düşündüm,felsefe yapmak rahatlattı.

...

''Yazmak,diyor Blanchot,Ben'den O'ya dönüşmektir.'' 

''Doğuya gittiğimde Batı yanımdaydı,Batıya gittiğimde Doğu.''

''Her sanat yapıtı bir kavgadan doğar: Yaşam,düşünce ve düş gücü arasındaki kavgadan.''

''Başlamak,güç olan bu.Öyleyse başlamayı bırak,devam et.Nasıl? Başlamadan devam et,sonra başlarsın.''

''Aykırı bir bilinci geliştirmek,yalnızlığı derinleştirmektir demek bu.''

''Gündüzleri bakılır,geceleri görülür.''

''Ahlakçı yazar,varolan bir ahlakı savunan değil,henüz varolmayan bir ahlakın sözcülüğünü yapan yazardır.''

...


Şair Nigar Hanım'ın Hayatımın Hikayesi adlı kitabını aramadığım yer kalmadı.Hiçbir yerde yok.Kütüphanelerde dahi.Dönemin en önemli kadın şairinin yazdığı günlük türünde bir eser,inceleme yazısını da okudum.Aramaya devam ediyorum ama elinde olan veya bir yerde rastlayanınız var mı? Bu kitabı okumalıyım diye bir ses içimden dürtüp duruyor,susturamadım.

Kötü bir gün,kötü bir dönem eşit değildir kötü bir hayat.Bu pencereden bakmayı becerebildiğim haftaları kucaklamak istiyorum!

Huzurlu Geceler,Günler,Haftalar.

çav.


the poet act

morning passages

the hours



3 Mart 2018 Cumartesi

Motivasyon,Ihlamur Etkisi ve Öneriler


Bir haftanın daha üstesinden geldik,tebrikler!

Nispeten güzel ve yine yorucu bir hafta geçirdim.Hafta boyunca ruh halim hava durumu gibi dengesizdi.Bir estim bir duruldum...

Bahsettiğim dershane bursluluk sınavının sonucu kötü geldi.Hem de baya kötü.Sonuç mesajını okuyunca ağzım açık kaldı.Sonra kendim de kontrol edince emin oldum.İlk başta fena halde üzüldüm itiraf edeyim.Başarısızlığa katlanamam,böyle anlarda pozitif de düşünemem.Sınav 11. sınıftandı ve bu yüzden bir nebze daha fazla üzüldüm.İçinde bulunduğum yılın sorularını aptal saptal dikkatsizliklerle çözememiştim.Fakat perşembe günü moralimi düzelten bir şey oldu.Dershanenin normal sınavlarından birine girdim,yine 11.sınıf denemesi,ve bu gayet iyi geçti; sonucum da diğerinden kat kat başarılı.Demek ki neymiş kendimizi yargılamadan önce biraz zaman verip ikinci maçı beklemek lazımmış.Hayat okulundan bir ders daha -dıptıs-

Sempozyum için hazırladığım bildiri kabul edildi.Nisanın sonunda bildirimi sunmaya gideceğim.Fazla bir heyecanım yok sadece neler olacağını merak ediyorum.Süreç benim açımdan bazı insanların tutumları yüzünden oldukça zorlu ve sıkıntılı geçti.Hepsinin üstesinden gelip kabul edilebilir bir makale yazabildiğim için mutluyum.Bir yıl sonra adını bir daha anmayacağım insanlara takılmak istemiyorum.Kötü anılarımda başrol olarak kalacaklar o kadar.Gerisini ektiğini biçme olayı halledecek,izlememe gerek yok.


Bu hafta bol bol Ihlamur içtim.Limon ekleyerek içmenizi öneririm.Yorucu günlerin akşamında ödül gibi geliyor.


Bu hafta da bir kitap bitirdim.Geçen hafta söylemiştim,adı ''Karanlıktan Sonra'' Haruka Murakami'nin.Fakat yanlışlıkla nobel ödüllü demişim,cıks değil.Başka bir Japon yazarla karıştırdım.Onu da şu anda okuyorum kitabın adı ''Beni Asla Bırakma'' Kazuo Ishiguro.

''Karanlıktan Sonra'' bu yıl okuduğum en güzel kitaplardan biri olabilir.Kendimi film seyrediyormuş gibi hissettim.Sadece bir geceyi anlatmasına rağmen bizi bir kamera yerine koyan akıcı dili,betimlemelerdeki sinematik bakış açısı ve yaşanan olayların verdiği ''Japonya'' hissi muhteşem.Her sayfayı büyük bir keyifle okudum.

Bein Festival'de Fransız ortak yapımı ''Land of Oblivion'' adlı çok güzel bir filme denk geldim.Film Ukrayna'daki nükleer santral patlamasından önceki günü ve yıllar sonra yaşananları anlatıyor.Sovyet esintisi olan filmleri nedensizce çok seviyorum.Tipik evler,karlı sokaklar ve olayların işlenişindeki durgunluk sanki sakinleştirici bir etkiye sahip.Bu film de aynen öyle hissettirdi.Biraz daha vurucu bir sonu olmasını isterdim,tahmin ettiğim gibi bir senaryoya bağlansa enfes olurdu.



''Lavendaire'' isimli aşırı güzel bir youtube kanalı keşfettim.Bu haftanın favori youtuberı kendileri oldu.Kişisel gelişim hakkındaki videoları gerçekçi ve gerçekten motive edici.İzledikçe kendimi iyi hissettim.Özellikle kendini sevmek ve ''hayır'' diyebilmek hakkında çektiği videolar ders niteliğinde.

Hayır diyebilmek daha kaliteli bir yaşam için altın kural.Başkalarının gönlünü tatmin etmek için gün içinde birçok şeye ''evet'' diyoruz.Çünkü bu kelimeyi söylemek daha kolay,sonucunda bir açıklama yok,iyi olarak anılmak istiyoruz ve herkesin mutluluğu için uğraşıyoruz.Fakat bazı noktalarda insan kendine de zaman ayırıp söz hakkı vermeli.Enerji önemli bir mesele.Bazen insan kendine depo etmeli.Bencillik değil,bir tür kişisel bakım.

Kendini sevmek konusu da bir başka altın kural.Hatta o kadar önemli ki birçok şeyde belirleyici oluyor.Örneğin mutlu olmak gibi.Kendini seven bir insanın kolay kolay mutsuz olacağını düşünmüyorum.Çünkü günün sonunda kendine sahip olduğu ve aynadaki görüntüsüyle barışık olduğu için hayatından hoşnuttur.Büyük meziyet.Kendini seven biriyseniz bunu ne olursa olsun kaybetmeyin.Benim gibi kendinden pek hoşnut olmayanlardansanız da acilen hoşnut olmaya odaklanın.Yol yakınken sevin kendinizi,sevelim kendimizi!

Blog +100k okunmaya ulaşmamış,söylememiştim.Sevindim! Okunmak,fikirlerinin değer gördüğünü görmek çok güzel bir his.Bunu bana yaşatan herkese teşekkür ederim.Burası fikirlerimin,duygularımın ve kendimin olgunlaştığı bir defter gibi.Sizin sayenizde motivasyon bulup daha çok yazmak istiyorum.Kendimi kendim gibi hissettiğim yegane şey.

Yazmam gereken denemeler,çalışmam gereken ders konuları ve çözmem gereken testler var,hepsi gerçekleşmek için beni bekliyor :_

Kaba,anlayışsız ve yobaz insanların tadımızı kaçırmadığı huzurlu haftalarımızın olması dileğiyle,

Çav!


Dünyadaki çiçek türleri yayılışını gösteren bir harita.Tumblr'dan buldum.

Hoşgeldin mart,hoş gel mart xo